SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU SIFATU’S-SALAT

<< 448 >>

باب الاطمأنينة حين يرفع رأسه من الركوع.

127. Rüku'dan Doğrulunca Vücudun Tam Anlamıyla Dingin Olacak Şekilde Düz Tutulması

 

-وقال: أبو حميد: رفع النبي صلى الله عليه وسلم واستوى جالسا، حتى يعود كل فقار مكانه.

Ebu Humeyd şöyle demiştir: "Resulullah s.a.v. rüku'dan doğruldu ve omurga kemikleri iyice yerine oturacak şekilde sırtını düzeltti."

 

حدثنا أبو الوليد قال: حدثنا شعبة، عن ثابت قال: كان أنس ينعت لنا صلاة النبي صلى الله عليه وسلم، فكان يصلي، وإذا رفع رأسه من الكوع قام حتى نقول قد نسي.

 

[-800-] Sabit şöyle demiştir: "Enes İbn Mâlik (r.a.) bize Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in nasıl namaz kıldığını anlatırken şunları söyledi: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem rüku'dan başını kaldırıp doğrulunca o kadar çok kıyamda beklerdi ki secdeye gitmeyi unuttuğunu zannederdik.

 

Tekrar: 821.

 

 

حدثنا أبو الوليد قال: حدثنا شعبة، عن الحكم، عن ابن أبي ليلى، عن البراء رضي الله عنه قال: كان ركوع النبي صلى الله عليه وسلم، وسجوده، وإذا رفع رأسه من الركوع، وبين السجدتين، قريبا من السواء.

 

[-801-] el-Berâ' (radiyallahu anh) şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem namaz kılarken rükularda, secdelerde, rükulardan doğrulurken ve iki secde arasındaki oturuşlarda neredeyse birbirine eşit olacak bir süre kadar beklerdi."

 

 

حدثنا سليمان بن حرب قال: حدثنا حماد بن زيد، عن أيوب، عن أبي قلابة قال:

 كان مالك بن الحويرث يرينا كيف كان صلاة النبي صلى الله عليه وسلم، وذاك في غير وقت الصلاة، فقام فأمكن القيام، ثم ركع فأمكن الركوع، ثم رفع رأسه فأنصب هنية، فصلى بنا صلاة شيخنا هذا أبي بريد، وكان أبو بريد: إذا رفع رأسه من السجدة الآخرة استوى قاعدا، ثم نهض.

 

[-802-] Ebu Kılabe (r.a.) şöyle demiştir: "Mâlik İbnü'l-Huveyris bize Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in nasıl namaz kıldırdığını gösterirdi. Hatta bunu namaz vakti dışında bir vakitte yapardı. Bir defasında şöyle namaz kılmıştı; Kıyama durdu ve mükemmel, eksiksiz bir kıyam yaptı. Sonra rükua vardı ve rükuyu da mükemmel bir şekilde yerine getirdi. Ardından rükudan kalkıp bir süre sustu ve bekledi. Gerçekten de Mâlik İbnü'l-Huveyris bize hocamız Ebu Büreyd (Amr İbn Seleme) gibi namaz kıldırdı. Nitekim Ebu Büreyd de secdeden başını kaldırdıktan sonra iyice oturacak şekilde doğrulur, sonra ayağa kalkardı."

 

 

AÇIKLAMA:     İbn Dakîki'l-İyd bu rivayetle ilgili olarak şunları söylemiştir: "Bu hadis rüku­dan doğrulduktan sonra durulan kıyamın bir rükün kadar uzun olduğunu göste­rir. Gerçi bu kıyamın uzun olduğunu Enes İbn Mâlik'ten nakledilen rivayet daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır ve bu açık ifade konuyla ilgili bir nasstır. Dolayısıyla zayıf bir delile dayanılarak nassı terk etmek doğru olmaz. Söz konusu zayıf delil şudur: Rükudan doğrulduktan sonra durulan kıyamda rüku ve secde­lerin aksine tesbih ve duaların tekrar edilmesi emre dilme mistir, dolayısıyla kısa olmalıdır." Zayıf olması, nass bulunan bir konunun zıttı ile kıyas yapılmış olma­sından kaynaklanmaktadır. Zira nass varken kıyasa başvurmak fasiddir ve kabul edilemez. Zaten Resulullah rükudan doğrulduktan sonra daha uzun bir duanın okunmasını emir buyurmuştur. Nitekim İmam Müslim'in Ab­dullah İbn Ebu Evfâ, Ebu Saîd el-Hudrî ve Abdullah İbn Abbas'tan naklettiği bir rivayete göre yukarıdaki rivayetlerde geçen adamın "Ya Rabb Hamd sana mah­sustur dedikten sonra (bol ve her türlü gösterişten - desinler kaygı­sından uzak halisane bir hamd ile sana hamd ederiz) şeklindeki duasının ardın­dan Resulullah (s.a.v.) (Rabbim, gökler, yer ve bunun ötesinde senin var olmasını dilediğin her ne uarsa hepsinin dolusunca sana hamd olsun) demiştir. İbn Ebu Evfâ hadisinde ise "Allahım, beni kar... ile temizle" buyurmuştur. Ayrıca Resulullah kendisinin yapmadığı bir duayı okuyan kişiyi onaylamış ve duasına ek bir dua daha yapmıştır ki bu kişinin duası da bir hayli uzuncadır.

 

Bir başka ilim adamı da kendi görüşlerini desteklemek için el-Berâ hadisini şu şekilde yorumlamıştır: "Rivayette geçen (neredeyse birbirine eşit olacak bir süre şeklinde tercüme ettiğimiz) .... ifadesi Resulullah'ın rüku, secde ve rükudan doğrulduktan sonra durulan kıyamda Kur'an oku­nan kıyamlar kadar uzun beklediği anlamına gelmez.  Burada  Resulullah'ın namaz kılarken rükünlerin birbiriyle orantılı olmasına dikkat ettiği vurgulanmıştır. Buna göre yukarıdaki ifadeden, Resulullah kıraati uzattığı zaman diğer rükünleri de uzatırdı, ama kıraati kısa tuttuğu zaman diğer rükünleri de kısaltırdı, sonucu çıkar. Zaten Resulullah'ın bir sabah namazında Sâffât suresini okuduğu sabittir ve Sünen kitapla­rında Enes İbn Mâlik'ten nakledilen bir rivayete göre ashâb-ı kiram bu sabah namazındaki secdelerin uzunluğunu on defa tesbih okuyacak kadardı şeklinde anlatmışlardır. Dolayısıyla buradan Resulullah'ın Sâffât sure­sinden daha kısa sureler okuduğu zaman tesbihatı da on defadan daha az yap­tığı sonucu çıkacaktır. Aslında Sünen kitaplarında sabit olduğu üzere secdelerde okunacak tesbihatın asıl sayısı üçtür."